profil resmi
Serkan Sezen
Ziraat Mühendisi, Konya

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Tarım ve Su Meselesi

12 Dakikalık Okuma
18 Nisan 2021 Pazar
Tarımsal İşletmecilik
Kıbrıs
Özet
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin toplam arazi varlığının (329,891 hektar) %56,7’sine tekabül eden 187.069 hektarlık alan tarımsal arazidir. Bunun 157.483 hektarı ise (%84,2) ekilebilir arazidir.
0

2007-2015 yılları arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ekilebilir arazi yüzeyi %66,1’den %84,2’e çıkmıştır. Ancak, şu anda toplam tarımsal arazinin sadece %59,6’sı ekonomik amaçlar için kullanılırken sadece %8,7’si sulanabilmektedir. Ekonomik amaçlı kullanılan tarımsal alanların (109.447 ha) aşağıda yer almaktadır.

Tarımsal arazi kullanımının %88’inden fazlasına tekabül eden bir alanın hayvancılık için üretilen tahıl ve baklagile ayrılmış olması hayvancılığa verilen önemi göstermektedir.

Sulu araziler göz önünde bulundurulduğunda ise toplam sulu arazinin yaklaşık olarak %39’unu narenciye, %40’ını diğer meyveler, %17’sini sebze ve seracılık, %2’sini üzüm bağı ve %2’sini de baklagil oluşturmaktadır.

Ekonomik amaçlı kullanılan tarımsal arazide bitki çeşitliliği
Ekonomik amaçlı kullanılan tarımsal arazide bitki çeşitliliği

Su kaynaklarının temelini oluşturan yağış, tarımsal verimliliği belirleyen en önemli faktörlerden birisidir. Gazimağusa Bölgesi’nde ekilebilir arazilerin büyük bir kısmında yağmur suyuyla sulanan mevsimlik bitkiler (tahıl, kuru baklagiller, yeşil yem ve endüstriyel bitkiler) bulunur. Diğer yandan, adadaki tarımsal faaliyetlerin en yoğun olduğu Güzelyurt Bölgesi, Mesarya Bölgesi ile birlikte yıllık en düşük yağışı alan yerlerdir. (1980-2010 yılları arası ortalama 264-300 mm/yıl) Mesarya Bölgesi ayrıca toprağın düşük su filtrasyonu nedeniyle daha geçirimsiz olup sulu tarım için uygun değildir.

Özellikle son 5 yılda tarım sektörü, bilinçsiz üretim nedeni ile hektar başına düşük verimlidir.

Ülkede sulama, bitkisel üretimi etkileyen en önemli faktör durumundadır. Uzun yıllar devam eden bilinçsiz sulama sonucunda su kaynakları azalmış mevcut su kaynaklarının çoğunda da tuz seviyesi artmıştır. Son 15 yıl içinde, yatırım ve devlet destekleri, damlama yöntemi ile sulamanın daha etkin kullanılmasına yönelik olsa da toplam üretime etkileri çok olmamıştır. Düşen yağış oranı ve değişen iklim (sıcaklık artışı), sektörde zorlayıcı yeni koşullara yol açmıştır.

Bunun üstesinden gelmek için 2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile yapılan anlaşmayla başlayan Ülkeye Deniz Altından Borularla Yıllık 75 milyon m3 lük Su Temini Projesi 2016 yılında tamamlanmıştır.

2016 yılında işletmeye açılan KKTC’ye Boru ile Su Götürme Projesi ile 75 milyon m3/yıl su, Dragon çayı üzerindeki Alaköprü Barajından borularla KKTC’ye taşınmaktadır. Bu projenin gerçekleşmesiyle KKTC’nin mevcut 110 milyon m3/yıl olan düşük kaliteli suyuna ilave olarak 75 milyon m3/yıl temiz su eklenmiştir. Bu proje ile KKTC mevcut suyunun üçte ikisinden daha fazla bir temiz su kazanımı sağlamıştır.

Bu ilave suyun akılcı, planlı ve verimli kullanılması durumunda ihtiyaçları karşılayacağı gibi deniz suyu girişimi olan yeraltı suyunun beslenerek kalitesinin uzun vadede düzelmesine de olanak sağlayacaktır. KKTC’deki Geçitköy Barajında biriken su şu anda devam eden tünel inşaatının tamamlanmasıyla bu yıl içinde Güzelyurt Ovasına tarımsal sulama amaçlı olarak bırakılacaktır.

Tarım ülke ekonomisinde gerek istihdam gerekse gayrisafi millî hasılaya olan katkı yönünden uzun yıllar en önemli sektörler arasında yer almasına karşın, son yıllarda gelişen eğitim ve turizm sektörleri ile birlikte önemi ve katkısı azalmaya başlamıştır. Şöyle ki, tarım sektörü 1980 yılında toplam istihdamın %38’ini temsil ederken 2015 yılında bu oran %4,1’e gerilemiştir. Tarımın toplam istihdama katkısı Türkiye Cumhuriyeti’nde aynı yıl %20,6 olurken Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde ise %3,1 olarak belirlenmiştir. Aynı şekilde 2015 yılında tarımın gayrisafi millî hasılaya katkısı %6,4’tür.

Ülkenin ithalat ve ihracat verileri incelendiği zaman 2015 yılındaki toplam ihracatın 118,1 milyon dolar, ithalatın ise 1,5 milyar dolar olduğu görülmektedir (İhracatın ithalatı karşılama oranı: 7,8). Son yıllardaki olumsuzluklara rağmen, ülkenin diğer sektörlerdeki gelişmişliğinin yetersiz olması nedeniyle tarım, ihracata en yüksek katkıyı (%65,7) yapan sektördür.

KKTC'de patates hasatı
KKTC'de patates hasatı

İhracata katkı bağlamında tarım alt sektörleri incelendiği zaman süt ürünlerinin 49,4 milyon dolar ile ilk sırayı aldığı ve bunu takiben sırası ile narenciye (19,1 milyon dolar), patates (4,7 milyon dolar), konsantre portakal suyu (2,9 milyon dolar) ve sebzenin (1,4 milyon dolar) geldiği görülmektedir. Ancak ihracata en yüksek katkıyı yapan süt ürünlerinin üretiminde kullanılan arpanın ve yem bitkilerinin 2014 yılında 96,6 milyon dolar, 2015 yılında ise 33,2 milyon dolar değerinde bir ithalatının olduğu düşünüldüğü zaman, hayvancılık sektörünün getirisi kadar götürüsünün de olduğu ve sektörün iyi planlanmadığı görülmektedir.

Politik duruma bağlı olarak süregelen ticari kısıtlamalar nedeniyle, ülkeden ihraç edilen ürünlerin çoğu Türkiye’ye veya Türkiye üzerinden diğer ülkelere dağıtılmaktadır. 2015 yılında, Türkiye’ye ihraç edilen ürünler, toplam ihracatın %64,5’ini oluşturmuştur.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üretilen bazı ürünlerin 2015 yılı verimlerinin benzer iklime sahip ülkeler ile karşılaştırması (FAO 2017)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde üretilen bazı ürünlerin 2015 yılı verimlerinin benzer iklime sahip ülkeler ile karşılaştırması (FAO 2017)

Üretim alanının üreticiler arasındaki dağılımına bakıldığı zaman, 2016 yılı verilerine göre 13.459 kayıtlı tarım işletmesinin çoğunluğunun aile çiftlikleri olduğu (sadece 78 tanesi kayıtlı şirket)ve bunun %63,34’ünü (8.526 adet) bitkisel üretim yapan işletmelerin oluşturduğu görülmektedir. Bazı üreticiler aynı zamanda bitkisel üretim, hayvan yetiştiriciliği, kanatlı yetiştiriciliği ve arıcılık yapmakta olduklarından sektördeki gerçek üretici sayısı 11.097’dir. Bitkisel üretim yapılan çiftliklerin ortalama büyüklüğü incelendiği zaman kuru tarım arazilerinde çiftlik başına ortalama rakamın 7,5 hektar, sulu tarım arazilerinde (narenciye ve sebze) ise ortalama büyüklüğün 0,7 hektar olduğu görülmektedir.

Miras sisteminden dolayı hem sulu tarım hem de kuru tarım arazilerinin mülkiyetleri giderek bölünmekte ve araziler küçülmektedir. Bitkisel üretim çiftlik büyüklüğü dağılımına bakıldığında bitkisel üretim işletmelerinin %41,5’inin 0-1,8 ha, %45,7’sinin de 1,8-15 ha arasında olduğu görülmektedir. Diğer yandan tarımsal çiftlik sahiplerinin %40,73’ü 50 yaşın altında, yaklaşık %60’ı ise 50 yaşından büyüktür. Bu da yaş konusunda kırsal nüfusta bir yetersizliğe neden olmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki pazar altyapısı oldukça kısıtlıdır. Bunun başlıca nedenleri; ülkedeki politik durum (ticarete konulan ambargolar) düşük verim, düşük kalite ve sertifika yetersizliğidir.

Karpaz yarımadası ürün çeşitliliği ve tarımı
Karpaz yarımadası ürün çeşitliliği ve tarımı

Bitkisel Üretimdeki Başlıca Sorunlar

  • Ülkeye uygulanan ticari ambargolar.
  • Ülkedeki su kaynaklarının tuzlanması ve su miktarının “kuraklık” yaşatacak seviyelerde azalması.
  • Ülkedeki üretimin (gerek iç gerek dış pazar hedefiyle olsun) plansız, pazar araştırması ve maliyet hesabı olmaksızın yapılması. Üreticilerin bu yönde destek almaya eğilimlerinin az olması, ancak aynı zamanda bu yönde destek alacakları kamu veya özel kurum/kuruluşların yetersiz olması ve bu yönde bir yasal düzenleme olmaması.
  • Tarımsal girdilerin dışa bağımlı ve yüksek maliyetli olması.
  • Ülkedeki kayıtlı üreticilerin çoğunluğunun “gerçek” üretici olmaması ve yine bu üreticilerin birincil geçim kaynaklarının tarım olmaması. Üretimde uzmanlaşılamamış olunması.
  • Üretici başına düşen üretim alanlarının ekonomik ve rekabet edebilir boyutlardan uzak olması. Bununla birlikte benzer iklime sahip ülkelere kıyasla verimin düşük olması.
  • Ülkedeki sertifikalı ürün ve üretici sayısının çok az olması. Üretilen ürünlerin gıda güvenliği yönünden ciddi soru işaretleri ile karşı karşıya olması ve bitki koruma ürünlerinin tavsiyesinde bulunan kişilerin aynı zamanda bu ürünleri pazarlayan kişiler olması.
  • Ülkede hangi bölgelerde hangi ürünlerin yetiştirilebileceği, ekonomik getirisi ve rekabet edebilirliği yönünde ciddi çalışmalar olmaması.
  • Yerli ürünlere olan güvenin düşük, vatandaşın yerli ürün tüketimi yönünde bilinçsiz olması ve üretilen ürünlerin ülkeyi ziyaret eden turistlere sunuşunun istenilen seviyede olmaması.
  • Devlet tarafından yapılan üretici desteklerinin adil bir şekilde yapılmaması ve plansız olması. Bu desteklerin üreticiler arasındaki uçurumu arttırarak, kaliteli ve pazarlanabilir ürünleri teşvik ediyor olmaması.
  • Tarımsal sanayinin yeteri kadar gelişmiş olmaması.
  • Hal Yasası eksikliği.

Öneriler

  • Üretici tanımı yapılarak üreticiler kayıt altına alınmalı; çok küçük üretim alanına sahip üreticilerin birleşerek kooperatif/şirket veya üretici grubu şeklinde hareket etmesi; üreticilere profesyonel destek sunulması suretiyle üreticilerin bilinçlendirilmesi ve doğru ürün deseninin oluşturulması sağlanmalıdır. Bu ürün deseni iç ve dış pazardaki talepler doğrultusunda hareket edilerek “Önce pazarla sonra üret” prensibi ile belirlenmelidir.
  • Devlet kadrolarındaki hantallık ve tıkanıklıklar giderilmeli; mevcut personel uzmanlaştırılarak etkin bir şekilde üretim alanlarında kullanılmalı; yasalardaki ve sistemdeki mevcut eksiklikler giderilerek serbest çalışan ziraat mühendislerinin de sahada aktif olması sağlanmalıdır.
  • Tarımda sürdürülebilirliği sağlamak ve Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen su ile birlikte ülkedeki su kaynaklarının etkin bir şekilde yönetilebilmesi için bitki deseni yeniden şekillendirilmeli; katma değeri yüksek, öncelik ülke ihtiyaçları olmak koşuluyla uluslararası pazarda da rekabet edilebilir ürünler üzerinde durulmalıdır.
  • Ülke koşullarına uygun, iklimsel avantajların olduğu patates, enginar, narenciye, zeytin, harnup gibi Kıbrıs ile özdeşleşmiş özellikli (niş) ürünler ile Su Kullanım Etkinliği yüksek incir, badem, ceviz, marul, patlıcan ve karnabahar gibi ürünlerin yetiştirilmesi üzerinde durulmalıdır. Bu ürünlerin üretilmesi için gerekli danışmanlık hizmetleri verilerek kaliteli ürünlerin üretilmesi ve pazarlanması sağlanmalıdır. Üretim planlanmasında mutlaka ülke ihtiyaçları ve pazar dikkate alınarak, üretici yönlendirilmelidir. Devlet teşviklerinde; pazarlanabilir, kaliteli ve sertifikalı ürünlere öncelik verilmelidir.
  • Tarımsal sanayiye önem verilmeli. Tarımsal sanayinin geliştirilmesi için üreticilerin bir araya gelerek oluşturacağı şirket ve/veya kooperatifler teşvik edilerek üreticilerin rekabet edebilirliği arttırılmalıdır.
  • İç ve dış piyasa hedefi ile üretilen her üründe izlenebilirlik ve denetimi sağlamanın yanında, ülke ekonomisine büyük zararlar veren ihtiyaç fazlası veya azlığına neden olan sebeplerin ortadan kaldırılması için ülkede üretilen ürünlerin bilgisine online ulaşabilecek bir veri tabanı kurulmalıdır. Bu veri tabanı ile ülkedeki anlık üretim ve ihtiyaç izlenmeli, üreticilerin buna göre plan yapması sağlanmalıdır.
  • Mevcut sistemdeki gelişi güzel uygulamalar ve kontrollerin yerine, gıda güvenliğini gerçekten sağlayacak ve sürdürülebilir kılacak; tüketicilerin yerli ürünlere olan güvenini yeniden kazandıracak tarladan sofraya kadar izlenebilir bir denetim sistemi kurulmalıdır (Modifiye GLOBAL GAP). Bu sayede hem üretici hem çevre hem de tüketici sağlığı korunurken ürünlere olan güven ve dış pazarlara erişim de kolaylaştırılabilir.
  • Ülkedeki mevcut tarımsal gen kaynaklarının belirlenip yok olmasını engellemek için gerekli bilimsel araştırmaların yapılıp bu gen kaynaklarının koruma altına alınması, böylece doğal zenginliklerden doğru şekilde yararlanılarak ülke ekonomisine de katkısı sağlanmalıdır.
Gelelim su meselesine;

2016 yılının Haziran ayından itibaren TC’den KKTC’ye su temini kapsamında boru ile aktarılan su önce içme ve kullanma suyu olarak belediyelerin hizmetine sunulmaya başlanmıştır. Bununla birlikte suyun ulaştığı bölgelerdeki içme ve kullanma suyu kuyularından su çekimi durdurularak akiferlerin korunması ve iyileştirilmesi hedeflenmiştir.

İlgili Ürünler

KKTC’de içme suyu şebekeleri yerleşim yerlerinin %99’una ulaşmaktadır. İçme suyunun yönetimi belediyelere hizmet veren ana depolara kadar Su İşleri Dairesi kontrolünde, depolar sonrası dağıtım ve içme suyu şebekeleri ise 28 Belediyenin kontrolündedir.

KKTC’ye boru ile sağlanan suyun yaklaşık yarısının da tarımsal sulamada kullanılması planlanmıştır. Bu planlama kapsamında DSİ Genel Müdürlüğü Güzelyurt ovasına su aktaracak olan tünelin projesini tamamlayarak inşasına da geçmiştir.

KKTC su yönetiminin bugün alacağı kararlar ve önüne koyacağı su yönetimi stratejik hedefleri, KKTC’nin geleceğini belirleyecektir. Su ve tarım konusunda oluşturulacak toplumsal bilinç ise bu hedeflere ulaşmayı kolaylaştıracaktır.

KKTC su sıkıntısı çeken ülkelerden birisidir. Bunun temel nedeni ada ikliminin kurak ve yarı kurak olmasıdır. Kıbrıs’ta kışlar ılık ve az yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçmektedir. Son 3 yıllık ülke yağış ortalaması 354 mm/yıl’dır. KKTC geneline bakıldığı zaman yağış rejiminin düzensiz ve bölgelere göre dağılımın homojen olmadığı görülmektedir. Tarımda su çok önemli bir faktör olup, su kaynaklarının esası yağışa dayanmaktadır.

Temel su kaynaklarını yer altı suları oluşturmakta ve kaynaklarda son 25 yılda ciddi bir düşüş görülmektedir. Bazı bölgelerde deniz suyu yer altı su akiferlerine geçiş yapmakta bu da suların tuzlanmasına sebep olmaktadır.

KKTC’de yıllık su kullanımı 107 milyon m3 olup bu miktarın 90 milyon m3’ü nü yeraltı suyu ve pınarlar, 17 milyon m3’ü nü ise yüzey su kaynakları oluşturmaktadır.

Geçitköy barajı
Geçitköy barajı

Su kaynaklarının ve tarımsal faaliyetlerin yoğun olarak Güzelyurt bölgesinde yer almasına rağmen KKTC Tarım Master Planında verilen kayıtlı kuyu sayısının diğer bölgelerde daha fazla olduğu dikkat çekmektedir.

KKTC'deki kayıtlı kuyu sayısı (Eylül 1981-Mart 2017)
KKTC'deki kayıtlı kuyu sayısı (Eylül 1981-Mart 2017)
Tarım Master Planı verilerine göre, KKTC’de kuru tarım arazilerinin ortalama büyüklüğü 99,5 dönüm iken, sulu tarım arazilerinin (narenciye ve sebze) ortalama büyüklüğü 9,75 dönümdür.
KKTC'deki tarım, orman, mera alanlarının büyüklüğü
KKTC'deki tarım, orman, mera alanlarının büyüklüğü
KKTC'deki tarım, orman, mera alanlarının büyüklüğünün bölgelere göre dağılımı
KKTC'deki tarım, orman, mera alanlarının büyüklüğünün bölgelere göre dağılımı
KKTC’de tarım topraklarının sadece %44’ü Tarımsal sulamaya uygun

2017 de yayınlanan KKTC Tarım Master Planına Göre KKTC’deki tarım topraklarının sadece% 44’ü tarımsal sulamaya uygun topraklar olarak verilmiştir. Bunların arasında tarımsal sulamaya çok uygun ve orta derecede uygun olan tarım toprağı oranı ise sadece %18’dir. KKTC tarım topraklarından tarımsal sulamaya en uygun olan 25000 ha lık bölümü en modern sulama sistemi ile damla sulama kullanılarak tarıma açılsa bile yıllık su ihtiyacı yaklaşık 125 milyon m3 olacaktır.

Bu durum KKTC’de sürdürülebilir bir sulama yönetimi için ürün deseni seçiminden, katılımcı sulamaya, sulama sistemi tercihinden modern seracılık ve topraksız tarım modellerine kadar çok detaylı bir analiz yapma ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır.

Burada özellikle katılımcı ve sürdürülebilir bir sulama için birlik ve kooperatiflerin güçlü bir kurumsal altyapıya sahip olması çok önemlidir. Ancak KKTC ‘de Su Kullanıcı Organizasyonları (Sulama Birlikleri, Sulama Kooperatifleri) konusunda detaylı bir envanter elde edilememiştir. 2017 Tarım Master Planında bu konuda sadece “Su kaynaklarının ve tarımsal faaliyetlerin yoğun olarak Güzelyurt bölgesinde yer almasından dolayı, su birlikleri bu bölgede yoğunlaşmıştır. Bu birliklerin bazıları birkaç kişi ile faaliyet gösterirken, bazılarının 200’den fazla üyesi vardır. Su birlikleri, eldeki mevcut suyu üreticiler arasında dengeli bir biçimde dağıtır” şeklinde bir açıklama yer almıştır.

Sulama ile ilgili öneriler;

KKTC’de Güzelyurt ve Güney Doğu Mesarya akiferleri, fazla çekim nedeniyle deniz suyu girişine maruz kalmıştır. Bu nedenle mevcut yeraltı suyu kaynaklarının sürekli kontrol edilmesi, ölçümlerle izlenmesi gerekmektedir. Yeraltı suyu kaynaklarının beslenim boşalım dengesi göz önünde bulundurularak kullanılması,KKTC’nin yeraltı su potansiyeli açısından büyük önem taşımaktadır.

KKTC’nin yüzey suyu potansiyelinin büyük bölümünün kaynağı ise Türkiye’dedir. KKTC’ye Türkiye’den gelen bu suyun kaynağı da iklim değişimi tehditi altında bulunmaktadır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz bölgesinden sadece KKTC’ye değil aynı zamanda Mavi Tünel ile Konya Ovası Projesine de su aktarılmaktadır. Yapılan iklim değişimi modelleri 2050 yılında  su bütçesinde açık vereceğini ortaya koymuştur.

DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan projeksiyonlar 2035 yılında KKTC’nin içme ve kullanma suyu ihtiyacının yılda 55 milyon m3’e ulaşacağını göstermektedir. Bu durum KKTC’nin su kaynaklarında azalma talepte ise artış eğilimini ortaya koymaktadır.

Topluma öncelikli olarak sağlanması gereken içme ve kullanma suyunun temini, KKTC’nin geleceğe yönelik su bütçesi çalışmalarında çok önemli bir yer tutacaktır. Bu nedenle KKTC’nin mevcut su kaynaklarını ve boru ile aktarılan suyu ,başlangıçtan itibaren akılcı, planlı olarak ve toplumda suyu verimli kullanma bilinci yaratarak kullanması, ekonomik olduğu kadar stratejik açıdan da çok önemlidir. Bu konudaki çalışmalarda geç kalınmaması ve Türkiye’nin ve diğer ülkelerin deneyimlerinden yararlanılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu bilincin yaratılması zaman almakta, zaman ise bu bölgede su kaynaklarının aleyhine işlemektedir.

KKTC Tarım Master Planında KKTC’nin tümünde Narenciye tarımı yapılan arazi büyüklüğü 2016 yılı itibariyle yaklaşık 3000 ha olarak verilmektedir. Yine aynı planda “Narenciye alanlarının yaklaşık %97’si ve ek olarak sulu tarım yapılan alanların tamamına yakınında modern sulama sistemleri uygulanmaktadır.” İbaresi yer almaktadır. Bu açıklamalar KKTC’nin sulama altyapısının suyun verimli kullanılması için uygun olduğunu ortaya koymaktadır.

Literatürde Turunçgillerin yıllık su ihtiyaçları toprak, iklim ve ağacın fizyolojik durumuna bağlı olarak 800-1.200 milimetre arasında değiştiği , ancak bu suyun bir kısmının yağışlarla karşılandığı yer almaktadır. Türkiye’nin Akdeniz Bölgesinde yapılan araştırmalara göre, Mayıs-Ekim döneminde turunçgil bahçelerine, salma sulama olarak 650-750 milimetre arasında su vermek gerekmektedir.

Bu miktarlar, yağmurlama sulama için 500-600 milimetre ve damla sulama için ise 300-400 milimetredir. Bu durumda KKTC’deki 3000 ha’lık bir narenciye tarımının damla sulama ile yıllık su ihtiyacı yaklaşık 12 milyon m3 olmaktadır. Bu talep şimdilik karşılanabilir görünse de KKTC’nin geride daha birinci derecede sulanmaya uygun 20 000 ha alanı bulunmaktadır.

Kıbrıs Amerikan Üniversitesi ve SPD Hidropolitik Araştırma Merkezi tarafından 3 Mayıs 2018 tarihinde Lefkoşa’da düzenlenen “KKTC’de Tarımsal Su Kullanımı Nasıl Olmalı” Çalıştayında yetkililer Türkiye’den transfer edilen suyun 35 milyon m3’ünün Güzelyurt ovasındaki 4800 ha lık narenciye bahçelerinin sulanması için kullanılacağından söz etmiştir.

Bu nedenle bu karar gibi bundan sonra da hem sulanacak olan arazinin seçimi hem de ürün deseninin belirlenmesi KKTC’nin geleceği için çok önemli kararlar olacaktır. Dünyanın özellikle katma değeri yüksek ürünleri üretme ve ihraç etmeye başladığı bir ortamda, KKTC’nin hedefi daha çok ekonomik değer yaratan tarımsal sanayi ürünlerine ağırlık vermek olabilir. Ancak yaratılan katma değerin üreticiye yüksek oranda aktarılmasında, üreticilerin kooperatifleşerek sanayici duruma dönüştürmesi de temel koşul olarak düşünülmelidir. Bunun yanısıra KKTC’de büyük çoğunluğu oluşturan küçük tarımsal işletmelerin, ekonomik olarak kendine yeter hale dönüştürülmesi de uygun olacaktır.

Kaynaklar

Serkan SEZEN

FAO

KKTC Tarım ve Orman Bakanlığı

Tarım Master Planı(2017)

Dursun YILDIZ (KKTC’ye Denizaşırı Transfer Edilen Suyun Tarımsal Sulamada Kullanılmasının Teknik Analizi)